ANAYASAMIZDA VERGİ İLE İLGİLİ İKİ KONU

 

Anayasanın iki önemli konusunun yeniden düzenlenmesine ihtiyaç olduğunu bizzat yaşadığım olaylarla şahit oldum. Her ikisi de mesleğin ve dolayısıyla mükellefin haklarını doğrudan ilgilendiren bu konuların gözden geçirilmesi  gerekmektedir.

 

1- Bireysel başvuru    (yargıç vesayetine son)


     Mevcut Anayasanın 152 nci maddesinde  bireysel başvuru hakkı sadece ilgili kanunun doğrudan uygulandığı davanın taraflarından birinin ilgili kanunun anayasaya aykırı olduğu yönünde müracaatının mahkeme tarafından ciddi bulunması şartı vardır. Yani bir konunun Anayasaya mahkemesinin önüne gelmesi için kahraman bir davalı ile idealist bir yargıca ihtiyaç vardır.

     Bu uygulamanın da bizzat iki defa mağduru oldum. Ciddiye alınmadığım aynı konulu davaları başkaları açtı, aykırılık talepleri kabul edildi ve ilgili kanun maddeleri Anayasa mahkemesince oybirliğiyle kaldırıldı. Oybirliğiyle kaldırılabilecek bir kanundan şüphe bile etmemek bu sistemin işlemediğinin evrakı müsbitesidir.  Özellikle İstanbul vergi mahkemeleri bireylerin bu yöndeki hakkını resmen katletti. Son yılların 3-4  AYM kararı olmasa arşiv çalışması yapıp ispatlayacaktım yetki gaspını. Önemli  konulardaki sevklerin tamamı hep Anadolu'nun genç ve idealist hakimleri tarafından yapıldı. Sistemin hakimin bireysel takdirine bağlı çalışması açıkça kişi haklarına takılmış pranga gibidir. 

   Özellikle vergi davalarında anayasaya aykırılık o kadar seyrek çalışmıştır ki, örneğin 49 yıl uygulanan takdir komisyonu-zamanaşımı hükümlerinin anayasaya aykırılığı iddia etmek bir yana dava bile açılamamıştır.  Bunda vergi kanunlarındaki yargının üstünde ve önünde yer alan uzlaşma müessesesinin ağır etkisi vardır. Bireysel başvurunun anayasa komisyonunda gözden geçirilmesinde, uzun süren vergi yargılamasının cesaret gerektirdiği ve gecikme zammının artmaya devam ettiği de dikkate alınmalıdır. www.denetim.com/vuktaselestiri.htm

     Teklifim şudur: Bireysel başvuruya ciddiye alınma vesayeti yerine, tarafların davaların her aşamasında Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi usulü getirilmelidir. Anayasa mahkemesinin kendisinin oluşturacağı bir kabul komisyonunun çok hızlı iki dereceli (yetki, şekil ve konu) elemesinden sonra mahkemenin konusuna alınmaya değer bulunmasıyla talep kabul edilmeli ve durum ilgili mahkemeye bilgi verilerek dosya süresiz durdurulmalıdır. Hangi konunun Anayasa Mahkemesi konusuna girmesi gerektiğini en iyi  mahkemenin kendisi bilir. Bütün mesele kadro, zamanında adalet için ve bireysel haklara sonsuz saygı için değmez mi?

 

Kaldı ki şu an AYM ye gerek siyasi partiler ve gerekse mahkemelerden gelen dosyaların ciddi bir kısmı şekil ve mükerrerlik gibi basit hatalar sebebiyle reddedilebilmektedir… 

 

 

    Sonuç:  Kaç yüz bin davada anayasaya aykırılık talepleri reddedilmiştir, saymak mümkün olsa keşke. Ciddiye alınma usulü başarılı olsaydı, 49 yıl uygulanan vergi kanunları şimdi değil daha ilk yıllarında kaldırılmış olacaktı.  Bu usul ile ülkemizde hukukumuzun ictihad yoluyla gelişmesi imkanı da yok edilmiştir.  Ciddiye alınma usulünde millet ciddiye alınmamıştır. Biz de onları ciddiye almayalım ve kaldıralım bu vesayet rejimini..

 

 

2- Anayasamızda vergi ödevi.  (Maliye Hükümranlığına son)

 

    Son 10 yılda çıkan çok sayıda vergi kanunu alenen hukukun temel kaidelerine aykırı olduğu gibi vergileme tekniklerine de aykırı olmasıyla Anayasa mahkemesince OYBİRLİĞİYLE kaldırılacak kadar kötü yazılmış ve TBMM nin iradesi cidden fesada uğratılmıştır. Aynı konuda farklı kişilere farklı oran uygulanabilmesi, fon payının bazı gelir unsurlarından alınırken bazılarına uygulanmaması gibi konular buna örnektir.
    Daha kötüsü, Anayasa mahkemesi kararlarına karşı aynı konuda yine anayasaya aykırı kanunlar yazılabilmesidir. Nitekim takdir komisyonunda geçen sürelerin zamanaşımını durdurması maddesi 49 yıl sonra kaldırılınca bürokrasi altında kalmadı ve zamanaşımının durmasını bir yıl olarak belirleyen taslağı meclisten geçirdi. Sanki bu haliyle daha demokratik. Mükellefin haberi var mı yok, aynı gerekçeyle yine anayasaya aykırı.

     Anayasa mahkemesini hiçe saymanın ikinci örneği de süresiz yararlanılabilecek yatırım indirimi hakkına süre sınırı getiren madde hakkındadır. Bu madde Anayasa mahkemesince tabii ki kaldırılacaktı, öyle de oldu. Maliye bu sefer de kaldırılan süre sınırlaması yerine miktar sınırlaması getirdi. İlgili yıl karının yüzde 25 ile. Bu haliyle anayasaya çok mu uygun. Maddenin yeni halinin de anayasaya aykırılığı makalelere konu olmaya başladı.  Maliye bürokrasisi tebliğ yazar gibi kanun yazıyor.

    Çözüm:  bu hukuksuz gidişata dur demenin yolu yetersiz düzenlenmiş Anayasamızdaki vergi ödevi maddesini yeniden yazmaktır.  Anayasanın vergi ödevi ile ilgili mevcut maddesinde mali güce göre vergi alınacağı, vergi ve cezaların kanunla konulup kaldırılacağının yanı sıra dengeli ve adaletli vergilemenin bir sosyal amaç olacağı yazıyor, nedense mecburi değil. Taslaklarda bu madde daha da basit düzenlenerek maliye bürokrasisinin eli iyice rahatlatılıyor. Halbuki tüm temel demokratik düzenlemelerin sisteme dahil edildiği yeni sivil anayasada mükelleflerin vergi yükümlülüğünün de insan odaklı düzenlenmesi gerekmez mi? Neden mükellefin vergi ödevi başlığı var da, ADİL VERGİLEME GÖREVİ başlığı yok? Vergileme mükellefe ödev ise Devlete de sınırları belli yükümlülüktür. Bu iş yükümlülük değilse ve sınırları da yoksa her kanunla yeni yetkiler toplayan ve sınırsızca kullanan hükümet üstü Maliye duruşu ortaya çıkar. Bu maddenin kesinlikle hükümetlerin (aslında maliyenin) vergileme konusunda sorumluluk ve sınırlamalarını sayan bir yapıda yeniden yazılması gerekir. Maliyenin uyması gereken temel hukuk kuralları hatırlatıldığı gibi yasallık yanında adalet, eşitlik, hukukilik, tarafsızlık ve daha bilumum vergileme ilkeleri anayasa da uzun ve hatta karışık olarak yazılmalı ki, okuyup anlayabilmek için kafa patlatalım. Şu anki gibi mali güç ile içi boşaltılmış yasallık kelimeleri yetmez, yetmedi.  Aynısı kalırsa bir daha kimse dönüp okumaz bu maddeyi, şimdiye kadar olduğu gibi.

Ömer Bataroğlu

Yeminli Mali Müşavir

Mali Hukuk MBA

www.denetim.com

                     

 

word belgesi             makaleler                anasayfa